Öneri

Bugün naçizane bir kitap önermek istiyorum size. Aslında bu kitabı okuyalı bir buçuk sene kadar oldu ama bir vesile oldu ve yeniden aklıma geldi o yüzden paylaşmak istedim. Kitap genellikle kitaplarını beğendiğim bir yazarın Paulo Coelho‘nun, adı Beşinci Dağ. Ben okuduğumda beni gerçekten etkilemişti, sizi de en azından düşünmeye sevkedeceğini zannediyorum. Okuduysanız da bir kez daha okuyun bence, ben öyle yapacağım. Zaten çok sayfası olan bir kitap da değil, kısa sürede bitirebilirsiniz.
Ayrıca herşey de olduğu gibi kitapta da korsana hayır diyelim lütfen. Hem yazarların hakkını yemeyelim, hem de paralarımızın nereye gittiğini bilelim…

Tahirle Zühre Meselesi

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Mesela bir barikatta dövüşerek
mesela kuzey kutbunu keŞfe giderken
mesela denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Nazım Hikmet

Hayatı Tersten Yaşamak

 “Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi” (The Curious Case Of Benjamin Button) adlı filmi incelerken tesadüfen Can Yücel’in bir yazısına rastladım harika, okumanızı tavsiye ederim.

Cami’de uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette. Tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı, olgun ve ağırbaşlı olarak. Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır. Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz. Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev. Altmışlı yaşlara kadar her şey garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz. Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz. Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve işe ilk başladığınız gün size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz. Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak işe başlıyorsunuz. Herkes karşınızda el pençe divan. Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor. Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz. Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade. Aman ne güzel günler başlıyor. Derken bir gün patron size artik Üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor. Bu arada Babanız ortaya çıkmış, “fazla çalıştın” diyor “artik eve dön, isi bırak, okumaya basla harçlığın benden olsun. “Keyfe bakar misiniz? Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden,su gölden bir dönem başlıyor. Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor. Derken Anne ve Babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdi de yok artik. Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, “evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna “diyorlar. Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz. Derken Anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor. Mama artik her yerde, her an ve en taze seklinde hazır. Bir gün karanlık ilik ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yasıyorsunuz. Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz. Ve günün birinde müthiş bir olayla hayatiniz bitiyor.

Can yücel

Not : Bu arada film Türkiye’de 6 Şubatta gösterime girecekmiş. Sabırsızlıkla bekliyorum.

Sevgilerde

Sevgileri  yarınlara bıraktınız, 

Çekingen tutuk saygılı

Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı;

Bitmeyen işler yüzünden 

( Siz böyle olsun istemezdiniz )

Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi

Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı

Siz geniş zamanlar umuyordunuz 

Çirkindi dar vakitte bir sevgiyi söylemek

Yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği,

 aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde açan çiçekler vardı

Gecelerde ve yalnız 

Verneye az buldunuz yahut

Vakit olmadı.

 

Behçet NECATİGİL