Olan Biten

Bir yıl önceki son yazımdan sonra Doitr  yazısı ile geri döndüm. O zaman biraz da neler olup bittiğinden bahsedeyim. Son iş yerimde üçüncü yılımı doldurmak üzereyim, kendi adıma rekor oldu bu ve o tarafta işler tüm yoğunluğu ile devam ediyor. Farklı bir durum yok açıkcası.

İşin eğlenceli kısmına gelirsek geçen sürede bir kaç başarısız (kime göre, neye göre :)) mobil oyun macerasından sonra Doitr ile ilgilenmeye başladım. Bu arada da mobil uygulama için platformlar denemeye devam ediyorum. Native, Intel XDK, Phonegap. Hepsi çok değerli bilgiler, dersler kattı bu anlamda çok da başarısız değil anlayacağınız oyun denemelerim.

Daha sonra yeniden sosyal bir projeye geri döndüm. Her ne kadar sosyal projelere ciddi bir sermayem olmadan girmeyi düşünmesem de, arada tekrar denemekten kendimi alamıyorum. Şu an Doitr‘dan başka, fikir-prototip aşamasında olan bir mobil uygulama daha bulunmakta ama dediğim gibi vakit almıyor. Sadece bazı temeller ve tartışmalar üzerinde şu an.

Son olarak da güvendiğim ve denemek istediğim hizmet tabanlı bir proje var. Tabi o daha büyük kararlar ve fedakarlıklar gerektiriyor. Şimdilik o yüzden demlenme aşamasında. Bir gelişme olursa tekrar yazarım zaten.

Bu arada Laravel Framework ile liseli aşıklar gibiyiz. Sürekli birlikteyiz, gözümüz başkasını görmüyor.

Şimdilik profesyonel işimden kalan neredeyse tüm zamanım Doitr’a gidiyor. Durumlar böyle, umarım tekrar yazmam bu kadar uzun sürmez 🙂

Not: Resim ne alaka diyebilirsiniz. Hem bloga ferahlık, renk gelsin istedim biraz. Hem de bu aralar doğaya, yeşilliğe hasret kaldım, ona bir atıf.

Neden İnternetimiz Çöp Ve Bir İşe Yaramaz

Evet, sabah sabah beni sinirlendiren bir olaydan sonra kısa bir liste yapma ihtiyacı hissettim. Ekleriniz varsa yorum kısmında belirtebilirsiniz, yazıyı güncellerim. Aşağıdaki vb. sebeplerden dolayı internetteki Türkçe içerik hiçbir zaman bir işe yaramayacak ve çoğu zaman işi internet ile ilgili olanlara da bir kazanç sağlamayacak.

  • Sitelere girip oradaki bilgiden faydalanırız ama altına bir yorum eklemeye üşeniriz.
  • Aynı şekilde bize faydalı olan bir sitede gözümüze sokmadan kenarda duran reklam ilgimizi çekse bile site para kazanmasın diye google’da aratıp oradan gideriz.
  • Yorum yazdığımız nadir sitelerden olan Youtube’u birbirimize küfür etmek için kullanırız. Videoların altında Türkçe yazdığımız tek şey küfürdür.
  • Mobil uygulama yorumlarına sırf yorumumuz gözüksün diye düşük puan verip, diğer insanların sağlıklı bir değerlendirme yapmasını engelleriz.
  • Forumlara girip soru sorarız, altındaki cevaplara rağmen sorun çözülmezse ve başka çözüm bulursak o çözümü yazmayız, sorun çözüldü der geçeriz ki başkalarına sorun çıkaralım.
  • Bizim için Twitter’ın tek amacı Beliebers, Directioners ve taraftarlar arasındaki mücadelenin kazananını belirlemektir.
  • Sağdan soldan içerik çalıp, daha sonra içeriğe Emeğe Saygı Yazısını ekleriz.

 

Kolay Para Kazanma Yolları

Bugün bir yazı okurken kafama takıldı ve “Kolay Para” ne kadar aranıyormuş diye baktım.  “Kolay Para Kazanma” kelime grubu ayda ortalama 2500 kere aratılıyormuş, içinde “Kolay Para” geçen sözcük grupları ise toplamda ortalama 27000 kere aratılıyormuş. Gerçekten garip! Özellikle facebook, twitter, youtube gibi internet fenomenlerinin ortaya çıkmasından ve onlara biçilen fiyatlardan sonra acar Türk girişimcisinin bu alana yönelmesine şaşırmadım. Ama Google’da kolay para yazarak para kazanmanın yollarını bulacaklarını, aydınlanacaklarını düşünen insanların olması beni şaşırttı. İşin enteresan tarafı ise bunun kolay olacağını düşünmeleri.

Ben üniversite yıllarımdan başlayarak sürekli bir şeyler denedim. İster adına girişim densin ister proje, birçok çalışmada bulundum. Dönemlik kazançlarım olsa da istediğim gerçek başarıyı hala elde edemedim. Bir yandan teknik bilgimi geliştirmeye çalışırken, bir yandan da teknik olmayan ama faydalı olacağını düşündüğüm alanlarda sürekli kendimi geliştirmeye çalıştım. Şu an başlangıç noktasındayım bile diyemem. Küçük adımlar attığımın farkındayım ama bu adımlarım bile dediğim gibi başlayabilmek için. Nasıl düşünemedim Google ve Kolay Para.. Boşunaymış bütün çabalarım.

Peki aslında daha önceki ve şu an süre gelen uğraşlarım Kolay mıydı? Kesinlikle değil. Bu uğraşlarımın bir sonuca ulaşıp ulaşmayacağını, ulaşırsa ne zaman ulaşacağını bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Google’da Kolay Para yazarak aratıp istediğim şeylere ulaşamayacağım. Muhtemelen bu yazıma da Google’da Kolay Para diye aratıp gelecek arkadaşlar olacak. Sevgili arkadaşım gördüğün o ışıltılı projelerin hiçbirisi kolay ortaya çıkmadı. Amiyane tabirle o çalışmaların hepsi kan ve gözyaşıyla hazırlandı. Seni de burada oyaladığım için özür dilerim. Şimdi elinde mavi ve kırmızı haplar var. İster geri tuşuna basar ve Google’ın sana kolay para kazanma yollarını göstermesini bekleyebilirsin ya da hemen şimdi çalışmaya başlayabilirsin. Seçim senin.

Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene.Yine yenil. Daha iyi yenil.   Samuel BECKETT

Yıldönümü Diye Bir Şey Yok Aslında

Kafam ciddi şekilde karıştı, lütfen biri beni aydınlatsın. Bizim kutladığımız yıldönümleri, doğum günleri hiçbir şey ifade etmiyor gibi gelmeye başladı. Çünkü bu yıldönümü olayı tamamen adı üstünde takvimden kaynaklanan birşey. Yani bugün miladi değil de, hicri takvim kullanılıyor olsaydı. Şu anki mantığımıza göre herbir kutlamamız sürekli farklı bir tarihe denk gelecekti. Tam tersi de geçerli. Yada bugün bir yıl tek günden oluşan bir takvime geçtiğimizi varsayalım, o zaman da yine şu an ki mantığımızla hergün doğum günü kutlayacaktık. Yani aslında o gün tekti ve geçti onun yıl dönümü tamamen bizim uydurduğumuz birşey. Biz aslında şu an 365*geçen sene ki gününcü yıldönümümüzü kutluyoruz. Bu durumda da bu her geçen günü yıl dönümü olarak kutlayabiliriz. benim senem 200 günden oluşuyorsa, şu an bazı yıllarda doğum günümü iki kere kutlayabilirim. Kısaca söylemek istediğim aslında yıl dönümlerinin hiçbir anlamı yok ve o günlerin de tabii ki. Bunları tamamen biz uydurduk. Yoksa deliriyor muyum?

Öneri

Bugün naçizane bir kitap önermek istiyorum size. Aslında bu kitabı okuyalı bir buçuk sene kadar oldu ama bir vesile oldu ve yeniden aklıma geldi o yüzden paylaşmak istedim. Kitap genellikle kitaplarını beğendiğim bir yazarın Paulo Coelho‘nun, adı Beşinci Dağ. Ben okuduğumda beni gerçekten etkilemişti, sizi de en azından düşünmeye sevkedeceğini zannediyorum. Okuduysanız da bir kez daha okuyun bence, ben öyle yapacağım. Zaten çok sayfası olan bir kitap da değil, kısa sürede bitirebilirsiniz.
Ayrıca herşey de olduğu gibi kitapta da korsana hayır diyelim lütfen. Hem yazarların hakkını yemeyelim, hem de paralarımızın nereye gittiğini bilelim…

Blog Temizliği

Bu aralar regular expression’lara ciddi anlamda kafayı takmış bulunmaktayım. Bu yazının da konusu onlar olacaktı ama seksen bin onaylanmış ya da onay bekleyen yorum görünce temizlik yapma zamanının geldiğini anladım. WordPress’i güncellemeyeli epey zaman geçtiği için işleme onunla başladım. Daha sonra gereksiz yorumları silmekle devam ettim ama sonunda dayanamayıp ilk bir kaç yorum dışında hepsini kontrol etmeden sildim. Bu yüzden arada yorumları kaynayan arkadaşlar varsa onlardan da özür diliyorum. Ama saatlerimi yorumları kontrol etmek için vermek istemedim. Ayrıca bundan sonra bu spam yorumları engellemek için de bir eklenti kurdum. Bundan sonra umarım beni daha az oyalarlar. Bu vesileyle spam gönderim işinin ne kadar büyük bir iş gücü kaybına sebep olabilieceğini de farketmiş oldum ve spamcilere nefretim bir kat daha artmış oldu.

Genel blog temizliği ve güncellemesi işlemlerini tamamladıkdan sonra artık bloğuma daha fazla vakit ayırmayı planlıyorum. İhmal ettiğim teknik makaleler konusunda güzel çalışmalarım olacak. Ama şimdilik temizlik sonrası biraz dinlenmem gerek 🙂