Kordaci TablePlus – Dinamik Tablo

    

                Arkadaşlar merhaba html tablolar web tasarımı ya da programlamasıyla uğraşanlar için vazgeçilmezlerden birisidir. Her ne kadar katmanlar bazı alanlar da tabloların yerini alsada veri listeleme konusunda hala en büyük araç tablolar. Bununla birlikte -malesef- tablolar bize çok fazla esneklik tanımıyor. Örneğin listelediğimiz veriler üzerinde sıralama ya da sayfalama yapamıyoruz. Ben böyle bir şeye ihtiyaç duydum ve biraz araştırdım ama bulabildiğim javascript çözümleri ya ücretli ya da yetersizdi. Ben de bunun üzerine kendim bir çözüm üretmeye karar verdim. Tabii şimdilik sadece sıralama ve sayfalama (sorting-paging) yapıyor, ama üzerine daha fazla çalışmayı planlıyorum.Umarım bu çözüm sizlere de yardımcı olur.

 Kordaci TablePlus Özellikleri

  • Kullanımı oldukça basittir. Tablonuzun class’ına tblkordaci yazmanız yeterlidir.
  • Kolonlarda sayılar ve yazılar üzerinde küçükten büyüğe ve büyükten küçüğe sıralama yapmanızı sağlar.
  • Verileri kendi belirleyeceğiniz miktarda bölümlere ayırarak sayfalama ile daha düzenli bir listeleme sağlar.
  • Sıralama yapmak istemediğiniz kolonlarda kolon başlığının sınıfını nosorting yaparak sıralama özelliğini engellemenizi sağlar.
  • İsterseniz sayfalama özelliğini bir parametre değiştirerek iptal edebilirsiniz.
  • İster hazır tema kullanabilir, isterseniz de tema özelliğini devre dışı bırakıp kendi stilinizi kullanabilirsiniz.
  • Minimum kolon genişliği ya da kolonların yazı hizalama yönlerini belirtebilirsiniz.
  • Türkçe karakterlerle de sorunsuz sıralama yapabilirsiniz.
  • IE7+,Opera,Firefox,Chrome

Ücreti

        Script GPL ve MIT lisansları altındadır. Yani ücretsiz bir şekilde kullanabilirsiniz.

        Ancak işinize yararsa ve bir destekte bulunmak isterseniz.

Kullanımı

        Kordaci TablePlus’ı kullanabilmeniz için html sayfasında tableplus.kordaci.js dosyasını eklemeniz ve uygulamak istediğiniz tablolarınıza tblkordaci class ismini vermeniz yeterli. Eğer parametreler de değişiklik yapmak isterseniz tablonuzun bulunduğu sayfada aşağıdaki gibi parametrelerinizi belirtmeniz gerekmektedir.

<script>
table_init_params ={
    enablePaging:true,
    enableTheme:true,
    minColumnWidth:”100px”,
    textAlign:”right”
    }   
</script>

Değiştirebileceğiniz Parametreler

enablePaging : Sayfalama özelliğini açar ya da kapatır. Aldığı değerler true,false. Varsayılan true
pagingRecordCount :  Sayfalama yapıldığı takdirde sayfada gösterilecek kayıt sayısı. Varsayılan 5 
enableTheme : Tema kullanımını belirler.  Aldığı değerler true,false. Varsayılan true
themeNo : Tema numarasını belirler. Şu anda bir tema bulunmaktadır. Varsayılan 1             
textAlign : Kolonlardaki yazıların hizalamasını belirtir. Varsayılan “left” 
minColumnWidth : Minimum kolon genişliğini belirler. Varsayılan “100px”

Not : Tema için (renk ve başlık resimleri) yardımcı olabilecek arkadaşlar lütfen benimle iletişime geçsin.

Not 2: Arkadaşlar her türlü öneri, hata bildirimi ya da sorunuz için lütfen yorum bırakın.

Demo Sayfası : http://www.mehmetkordaci.com/kordacitableplus/example.html

İndirmek İçin : http://www.mehmetkordaci.com/kordacitableplus/tableplus.v.1.11.zip

Sayfaları Google Index’ten Silmek

Merhaba arkadaşlar

Bir adet site açtınız ve başına kötü birşey geldi. Bir açıktan dolayı çoluk çocuk doldu siteye kendilerini tatmin ettiler. Sayfalar istemediğiniz bir halde google’da bu şekilde indexlemiş, peki bu durumda ne yapacaksınız. Hiç telaş yapmadan Google Webmaster Tools’a giriyoruz. Öncelikle sitemizi onaylıyoruz, bunu google’ın vereceği bir html sayfasını ana dizininize atarak kolayca onaylayabilirsiniz. (Tabii Google’ın anlattığı şekilde yapıyorsunuz. ) Daha sonra sitenizi seçerek Tools kısmından Url’leri kaldır kısmına geliyoruz. Buradan silinmesini istediğimiz adresleri değişik şekillerde belirtebiliriz. Bence en iyisi uzun da sürse tek tek adresleri girmek. Bundan sonra iş google’a kalıyor. Hızlı bir şekilde olmasa da bir hafta içinde yavaş yavaş indexten bu sayfaları siliyor.

Facebook Batacak mı, Satacak mı, Çıkacak mı?

Az önce internette şurada rastladığım bir makale/inceleme beni dehşete düşürmekle birlikte, hiç birşeyin göründüğü gibi olmadığını bir kez daha hatırlattı. Ve de gelecekle ilgili bazı düşüncelerimde beni karamsarlığa itti.

Daha önceleri birkaç yerde aniden büyüyen web sitesi kaynaklı şirketlerin kuruluş, yükseliş ve batışları ile ilgili bazı yazılar ve bu batışın sebepleri ile ilgili tespitler okumuştum. Ama ilk kez bu kadar somut rakamlarla bu gerçeği gördüm. Bu kez incelenen Facebook. Bu işlerle ilgilenen herkesin iştahını arttıran bir proje. Milyonlarca üye, Microsft’tan gelen teklifler, reklam gelirleri vs. İnsanın başını döndürmeye yetiyor değil mi?

Bir de belirttiğim makalede bulunan madalyonun öbür yüzünden bakalım.

Microsft’un geçen sene yaptığı teklif 240 milyon dolarmış, bu seneki borç ve öz sermayesi ise 235 milyon dolar. Şimdi gelelim daha ilginç rakamlara

Facebook’un AYLIK elektrik gideri : 1 milyon dolar
Bant genişliği için AYLIK gideri  : En az 500 bin dolar
Bu yıl ve gelecek yıl 50 bin server için ayrılan para : 100 milyon dolar
Depolama sistemi için bu yıl harcanacak para : 30 milyon dolar
Ofis ve datacenter kiraları için ayrılan para : 15 milyon dolar
Aylık maaş gideri en az : 10 milyon dolar

Facebook’un sadece çalışır durumda olması için gereken para 200 milyon dolar civarı. Ancak asıl problem bu büyümenin devamının sağlanabilmesi, bu da yıllık yaklaşık 100 milyon dolar civarı bir paraya tekabül ediyor.

Facebook’un 2008 yılı tahmini geliri 265 milyon dolar olarak hesaplanmış. Peki bu durumda Facebook kurucuları keyifle yaşayabilirler ve para kazanabilirler değil mi? Aslında değilmiş. Facebook’un ziyaretçilerinin %42 si ABD içinde iken %58’i yurtdışından, ve yurtdışı ziyaretçilerinin fazla bant genişliği giderleri olduğu ve para getirMEdiği ortaya konmuş. Yapılan araştırmalar sonucunda da Facebook ABD’De MySpace’in tahtına oturabilmesi için ise 18 yıllık bir zaman geçmesi gerektiği belirtilmiş.

Buna rağmen Facebook kurucularında biraz para kalmış olmalı. Tabii ki son ekonomik krizi göz ardı edersek. Bu kriz Facebook’un bir yıl önce yapılan 2008 gelir tahminlerinde 100 milyon dolarlık bir düşüşe sebep olmuş. Ve krizin etkileri sürerse önümüzdeki yıllarda oluşabilecek zarar daha da büyük olacak.

Yine aynı makalede Facebook CFO (Chief Financial Officer)’su Dubai International Capital ile görüşmeye gideceği, ve  Amerika’lı yatırımcıların Facebook ile ilgilenmediği belirtiliyor. Bu durumda yakında Facebook ya biyerlerden nakit bulacak, ya bir kısmını satacak, ya da.. Olmaz olmaz demeyin önümüzde canlı örnekler var.

 Ben bu incelemeden sonra oldukça tedirgin oldum. Büyümek mi iyi büyümemek mi kararsız kaldım. Baştan da söylediğim gibi hiçbirşey göründüğü gibi olmuyor.

Cloud Computing, Bulutlar, Gariplikler, Azure

Son zamanlarda sürekli karşıma çıkan cloud computing’i araştırmaya karar verdikten kısa bir süre sonra Azure ile ilgili gelişmeyi duyunca afalladım. Aslında beklemiyor değildim, bildiğim kadarıyla bu kavramı Google ortaya attı , Google’ın böyle bir atağına Microsoft’un kayıtsız kalması olanaksızdı. Ancak aniden Microsoft’un Azure duyurması garip geldi bana biraz. Azure’u bulut işletim sistemi olarak tanıtıyorlar. Ayrıntılı bilgi burada.

İlginç bir başka nokta ise GNU’nun kurucusu Richard Stallman ve Oracle’ın kurucusu Larry Ellison’a göre cloud computing örnekleri aslında geçici bir moda. Bakalım kim haklı çıkacak zamanında televizyonlar için yapılan yorumlara mı dönecek bu iki kişinin yorumu.

Öte yandan DELL firmasının cloud computing için yaptığı patent başvurusu reddedilmiş ancak temyiz hakkı bulunuyormuş. Onun ayrıntısı da burada.

Şöyle bir son gelişmelere bakınca. Bu devler arasında yeni bir savaş çıkacak sanırım. Cloud Computing savaşı. Herkes bu pastadan bir pay almaya, en azından tadına bakmaya çalışıyor. Umarım bu kez kazanan kullanıcılar olur.

Peki ben nasıl mı bakıyorum bu savaşa? Şimdilik çok büyük bir zevkle izliyorum gelişmeleri. Biraz daha inceledikten sonra elbette benim de bir yorumum olacak.

 NOT : Bu arada Microsoft’un ofis uygulamalarının internet üzerinden çalışacağını duyurduğunu öğrendim. Bu da cloud computing sahasında Google Docs’a karşı yeni bir cephe olsa gerek. Bu Web Ofisi ücretli olacakmış ve de diğer browserlarda da çalışacakmış.

3+5 Devrimi ve Birkaç Çıkarım

Daha 3 ile 5’i bir kod parçası ile toplatıp ekrana bastıktan sonra “Yazılım dünyası için küçük ama benim için dev bir adım!” dediğim yıllarda, yazılım sektöründeki benim için -ve genellikle diğer kişiler için de- yazılım gurusu olan insanların hayat hikayelerini okur, hayret içinde nasıl bu noktaya geldiklerini merak ederdim. Hala bu tarz insanların günlük ve sitelerinde bulunan hakkında kısmını okumaktan büyük zevk alırım. Ne yazık ki bu tarz insanların bazılarıyla tanışsam da merakımı giderecek kadar soru soracak seviyede bir sohbette bulunamadım.

Peki ben çok fazla ilerleme kaydettiğim için mi bu yazıyı yazıyorum. Kesinlikle HAYIR! Hatta yazılım hayatımda 3+5=8 adımı kadar büyük bir adım atamadım. Çok küçük adımlarla ilerliyorum.

Kimi insanlar inkar etse de, herkes küçükde olsa bir çizgi çizmek ister dünyaya. Bunu ben yaptım, işte benim eserim diyebilmek ister. Bunu ben de çok istiyorum. Yapılmamış bir şey yapmak, insanlara faydalı olmak. Belki insan psikolojisinde bir adı bile vardır bu durumun. Ama ben kesinlikle yanlış, olağandışı bir durum olarak görmüyorum bu hali.

Ama hayat her zaman elinizden tutup yardımcı olmuyor ilerlemenize. Öyle günler geliyor ki aslında bırakın bir çizgi çizmeyi kalemi bile tutamayacak durumda olduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Ama bir yandan da o çizginin hayali duruyor kenarda.

Ben şu ana kadar bir çizgi çizemedim, belki çizemeyeceğimde. Ama bir şeyi farkettim. İlk üçe girecek yetenekte bir koşucu olamayabilirim, hatta her yarışı sonuncu da tamamlayabilirim. Ama en azından koşacağım. Belki seyirciler gülecek, hatta ben yarışı bitirene kadar kimse beklemeyecek. Fakat benim içimde koşmanın, amacımın olmasının, amacımın yolunda başarısız olmanın mutluluğu olacak.

Yazılım benim için çok büyük bir koşu, ve bu koşuda bir çizgi çizmek istiyorum. Belki hiçbir şey yapamam, belki de çok büyük işler başarırım. Ama en azından ne için mücadele ettiğimi, nasıl bir ortamda mücadele ettiğimi biliyorum.

Bu yazıyı yazmamdaki asıl amaç programlamaya, yazılıma başlarken nereden başlamalıyım, hangi kitapları okumalıyım, hangi programlama diliyle başlayabilirim vb. sorulara kendi bulduğum cevabı vermekti. Cevabımı birkaç madde halinde sıralamak gerekirse:

1-) Hangi kitapları, yazıları okumalıyım?

Bulabildiğiniz her metni, kitabı, haberi, yazıyı okuyun. Yazılımla ilgili olması yeterli olsun sizin için. Teknik kitapların yanında, yazılımın felsefesi ile ilgili kitapları da okuyun. Yazılım sektöründeki kişilerin günlüklerini ziyaret edin, çeşitli konular hakkındaki düşüncelerini okuyun. Yazılım ve teknoji ile ilgili haberleri kesinlikle takip edin.

2-) Hangi programlama dilini seçeyim?

Bu soruyu kendinize sormayın bile. O an başlamanız için en kısa süre, en az gereklilik isteyen dille başlayın. Daha sonra her dille en azından bir “Hello World” uygulaması yazın. Kesinlikle C dilini iyice öğrenin. Unutmayın yazılımı geliştiren programlama dili değil, sizsiniz. Tüm denizlere girin, en rahat hissettiğiniz denizde yüzün.

3-) Nasıl bir uygulama geliştirmeliyim?

Yazılımla ilgili aklınıza gelen her şeyi deneyin. Birisi size fikrinizin çok zor olduğunu, çok saçma olduğunu, başaramayacağınızı söylerse, ona fikri için çok teşekkür edin ve kesinlikle dikkate almayın. Belki gerçekten çok saçma bir fikir de olabilir, ama üzerinde emek verilen herşey bir tuğla daha koyacaktır gelişiminize.

4-) Hangi teknolojilere yönelmeliyim?

Yazılım geliştirme teknolojileri amaç değil, araçtır. Bu yüzden bu konuda ayrım yapmayın ve şirket yazılımcısı olmayın. Bazen gideceğiniz yere otomobille, bazen vapurla, bazen de yürüyerek gitmeniz gerekir. Şirket yazılımcısı olup vapurla caddeye, otomobille denize çıkmaya kalkmayın.

Alakasız gibi görünse de, aşağıdaki maddeler en önemlileri.

5-) Ne olursa olsun iştahınız kaybetmeyin.

6-) Hayal kurun! Hayal kurmadan yaşamak bile çok zorken, yazılım geliştirmek imkansız olur.

7-) Alçakgönüllü olun, ama neler başardığınızında farkında olun.

Yazılım Mühendisliği Karikatürleri

Karikatüleri çok severim, çok basit şekilde çok fazla şeyi anlatmamızı sağlıyorlar. Hele bu karikatürler iş alanımla ilgili olursa bazen dakikalarca gülmeme sebep olabiliyor. Tesadüf eseri bir sitede yazılım mühendisliğiyle ilgili karikatürlerle karşılaştım. Oldukça fazla ama karikatür var ama zaman zaman bakıp kafamızı dağıtmaya yardımcı olacağı kesin. Karikatürleri buradan bulabilirsiniz.

Yeni Çalışma Tekniğim

Öğrencilikten çalışan olmaya, kendi istediğim uygulamayı yazmaktan, iş için uygulama yazmaya geçince başlangıçta ister istemez bazı uyum sorunları yaşanıyor. Ben de ilk bir iki ay bu sorunu yaşadım. Bu iki ay sonunda biraz biraz nasıl çalışmam gerektiği hakkında teknik geliştirdim.

Yazılım geliştirmek diğer fiziksel işlerden çok farklı bir çalışma gerektirir. Örneğin bütün gün boyunca gücünüz olduğu müddetçe kutu taşıyabilirsiniz. Eğer gücünüz yerindeyse başka bir şey gerekmez. Ama bu yazılım için bu şekilde değildir. Ne kadar fiziksel gücünüz yerinde olsa da bazen takılır, öylece kalırsınız. Bir adım bile ilerleyemezsiniz.

Ben de artık yeni yeni bir çalışma tekniği deniyorum.

Continue…

Yazılım ve programcılar kesin okusun!

Arkadaşlar bu yazıya nette tesadüfen rastladım ama çok güzel bir yazı herkesin okumasını tavsiye ederim. Aslı burada.

Software – How Software Companies Die

    By Orson Scott Card

The environment that nutures creative programmers kills management and marketing types – and vice versa. Programming is the Great Game. It consumes you, body and soul. When you’re caught up in it, nothing else matters. When you emerge into daylight, you might well discover that you’re a hundred pounds overweight, your underwear is older than the average first grader, and judging from the number of pizza boxes lying around, it must be spring already. But you don’t care, because your program runs, and the code is fast and clever and tight. You won. You’re aware that some people think you’re a nerd. So what? They’re not players. They’ve never jousted with Windows or gone hand to hand with DOS. To them C++ is a decent grade, almost a B – not a language. They barely exist. Like soldiers or artists, you don’t care about the opinions of civilians. You’re building something intricate and fine. They’ll never understand it. Continue…

Yazılım Akademisi

ibm.jpg       

        Uzunca bir zamandır aklımda bulunan Java’ya nihayet bir giriş yapma şansı buldum. Yazılım Akademisi 2008 etkinliği aracılığıyla çeşitli eğitimler alma imkanına kavuştuk. Bu etkinliğe Tahir ile (bkz. www.tahirmutlu.com) birlikte katılıyoruz. Geçen 3 gün boyunca Java & Eclipse, Rational Application Developer ve WebSphere Application Server eğitimlerini aldık. Uzman olmasakta birşeyler kattığı kesin.

Imagıne Cup 2008

        Arkadaşlar Imagine Cup 2008’in Paris’te yapılacağı duyruldu. Bu yılki yarışmanın teması çevre olarak belirlenmiş. Tam olarak “Imagine a world where technology enables a sustainable environment.” deniliyor tema için. Ayrıntılı bilgiyi buradan öğrenebilirsiniz. Katılacak tüm arkadaşlara şimdiden başarılar.